ATATÜRK’ÜN DİNİMZLE İLGİLİ SÖZLERİ


“Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamber efendimiz hazretleri insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası hepimizce bilinmelidir ki, Yüce Kuran’daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyiz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir, en mükemmel dindir. Çünkü tüm evren kanunlarını yapan Tanrıdır”
“Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.”
“Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, ona da öyle inaniyorum. Bilince ters, ilerlemeye engel hiçbir şey kapsamıyor.Halbuki; Türkiye’ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, suni boş inançlardan oluşan bir din daha var. Fakat bu cahiller, bu güçsüzler sırası gelince aydınlanacaktır.
“Temeli çok saşlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi fakat bina yüzyıllardır ihmal edilmiş.Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş.Aksine olarak bir çok yabancı unsur ve yorumlar, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamıştır.
“Müslümanların toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf olarak varlığını korumaya hakkı yoktur. Kendilerine böyle bir hak görenler, dini hükümlere uygun hareket etmiş olamazlar. Bizde ruhbanlık sınıf yoktur.Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her kişi dinini, din işlerini ve imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur.”
Kaynak : “Atatürkçülük III” adlı kitaptan alınmıştır.
Hülya DALBUDAK Colège Jean Jaures



TEDBİR

Mahmut Bey her zaman hizmetçisine tembih ederdi: Ahmet oğlum, daima tedbirli ol, leb demeden leblebiyi anla... Baş üstüne efendim... Mesela, ben sana: Ahmet bu akşam misafir gelecek. Bir sofra hazırla desem, sen tatlıları, meyveleri çeşit çeşit hazırlarsın. Baş üstüne efendim... Uzun zamandan beri hizmetçisini yetiştiren Mahmut Bey, günün birinde hastalandı. Ateşler içinde yanıyordu. Hizmetçisi Ahmet’i çağırdı. Oğlum fena halde hastayım, çabuk bana bir doktor çağır!... Baş üstüne efendim... Kapıdan koşa koşa çıkan hizmetçi, uzun zaman sonra döner. Beklemekten sıkıldığı görünen efendisine:
-Emrettiginiz gibi doktora haber verdim geliyor. Hep sizin söylediğiniz gibi tedbiri de elden bırakmadım. Kazan kuruldu, teneşir geldi, tabut yapılıyor, imam efendi de aşağıda...
Ümran MEŞE College Paul Langevin


KARİKATÜRE



AĞIZ TADI İLE

Bir gün biri Hocaya bir ciğer tarif eder;
- “Hele bir pişir de gör, ne kadar lezzetli!” der. Hoca bu tarifi tutar kağıda yazar. Akşam eve giderken, dolaşır çarşı Pazar, tarife en uygun ciğeri bulur. Alır evinin yoluna koyulur. Sen misin ciğer elde eve giden?
Düşüne düşüne yürürken Hoca, gökten ok gibi inen bir atmaca, kaptığı gibi ciğeri elinden, bir anda yedi kat gökleri boylar.Hoca garip birdenbire afallar. Önce anlayamaz ne olduğunu; Sonra göğe uzatıp yumruğunu derki:
-“ Hiç yorulma, tarife bende; ne kadar istesen de ağız tadıyla yiyemezsin onu!”

Nurgül ARABACI Ecole Paul langevin

ÜLKELERİN HİT ATASÖZLERİ

* Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür, fakat gene de vaktinde yetişir. (Norveç)

* Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. (Bolivya)

* Hak yenir ama hazmedilmez. (Yunanistan)

* Ne kadar az yüksekten uçarsan, düstüğün zaman o kadar az incinirsin. (Tibet)

* İnsan dışı ile karşılanır, içi ile uğurlanır. (Moğolistan)

Simge YÜCE (Ecole Marcel Pagnol)



DERİN KAPAK

İki deli yolda yürürken bir kapak görürler, biri: “Hey gel de kapakta yüzelim” demiş.
Öbürü: “Sen delimisin kapak çok derin.”

SİGARA

Sigara içme torununu gör. Sigara iç dedeni gör.

Melek KILINÇ



Duyarlı işadamlarımızın dikkatine! Derginiz Mozaik’e vereceğiniz reklamlarla, yayın hayatının devamına ve yaşamasına ve de geleceğimizin teminatı çocuklarımızın yarınlarının hazırlanmasında katkı ve desteğinizi bekliyoruz. Gelecek sayıdan itibaren ilan ve reklam alınacaktır.


Sayfa 5

Sayfa 7